'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR
'YENİ NORMAL' OKULLAR

'YENİ NORMAL' OKULLAR

MİMARİ   10.07.2020

Salgın döneminin en fazla etkilediği alanlardan biri şüphesiz eğitim-öğretim. Anaokulundan üniversiteye kadar tüm seviyelerde online öğrenime geçilmesi, farklı bağlamlarda tartışmalar açtı. Ardından, salgınla ilgili süreç ilerledikçe ve sonraki aylara dair planlar devreye alındıkça, okulların ne zaman ve hangi şartlar altında açılacağı da gündem oldu. Amerika ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde özellikle uluslararası öğrenci sayısının fazla olduğu üniversiteler 2021’de açılacaklarını, 2020 güz dönemini online olarak sürdüreceklerini açıkladılar. Tüm bu tartışmalar, okullar açıldıktan sonra öğrencileri nasıl bir düzenin beklediği ve bunun olası etkileri ile ilgili bir gündem yaratıyor. Ve bu da akla “yeni normal” olarak tanımlanmaya başlanan dönemde, okulların tasarımında, mimarisinde nelerin değişeceği, ne gibi unsurların öne çıkacağı sorusunu getiriyor.

Okul mimarisi ve öğrenme mekanları ile ilgili çalışmaları olan mimar Boğaçhan Dündaralp, “tarihteki pek çok salgın gibi Covid-19’le birlikte tüm zamanlara ait insan-mekan-doğa ilişkilerine ait temel esasların, zamanın yüklediği ağırlıklardan arınarak tekrar gündemimize geldiğini” belirtiyor.  Dündaralp, “Hala 19.yüzyıldan kalan eğitim anlayışı ile biçimlenmiş bir yapı tipolojisini sürdüren okulların bugün, kentler içinde yoğun, çok katlı, minimum koşulları maksimum öğrenci için kullanan, sınıf-bahçe, açık-kapalı mekan ilişkilerinin kopuk olduğu, konfor şartlarının zorlandığı ve alt limitte sağlandığı bir dönemde olduğunu” ifade ediyor. Kendisine göre şimdi ele almamız gereken asıl unsurlar, “yeni hayat düzeninin belirlediği mesafe-mekan büyüklükleri, hava ve ışık kalitelerinin önem kazandığı, bahçe-mekan ilişkilerinin çeşitlendiği, temas yüzeylerinin minimize edilebildiği, farklı yaş ve bireysel ya da ortak kullanımlara göre alternatifli kullanımların mümkün olduğu, esnek yapılar”. Dündaralp bu konuda şu görüşü de paylaşıyor; “Okul tasarımı güvenli topluluk entegrasyonu ile bilgiyi yayma ve kullanma mecralarının birbirine tasarım yoluyla entegre olacağı bir dünyaya adım atmamızı sağladı. Şimdi önümüzde çağın hastalıklarını covid’e indirgemeden bütünsel olarak değerlendirebileceğimiz bir eğitim vizyonu yaratma imkanımız var. Yeni neslin bilgiye erişimi, iletişim becerilerinin gelişimi, tasarım ve proje odaklı çalışmalarla üretim yönünde çalışabilen ve bunu ağ sistemi içinde geliştirilebilecek bu eğitim vizyonu, sadece nasıl yapmalıyız sorusunu değil; şimdi ne mümkün sorusunu daha önemli hale getiriyor.

Farklı ölçeklerde okul ve eğitim kurumu projeleri gerçekleştiren PAB Mimarlıksalgının, eğitim mekânlarındaki katı şemaların tekrar sorgulanması, daha kapsayıcı bir şekilde, sosyal sınıf ya da coğrafya gözetmeden herkes için yeniden düşünülmesi için bir fırsat olabileceği” görüşünde. Salgının mimari mekana nasıl etki edeceğini kesin olarak söylemek için öncelikle salgın süreciyle ilgili belirsizliklerin azalmasını beklemenin daha doğru olacağı düşüncesinde olan ekip, bununla birlikte, “mekanların da katı olmak yerine, esnek ve geçirgen olması, beklenmedik ya da planlı değişikliklere adapte olabilecek şekilde tasarlanması gerektiğini” belirtiyor.  PAB, “okulun, çocukların yalnızca akademik değil, duygusal ve fiziksel gelişimini üstlendiği görüşü üzerinden, okul mekanlarına sadece bilgi aktarımının olduğu, sınıflardan ibaret bir alan olarak bakamayacağımızı, çocuğun sosyal becerilerini ve kişilik gelişimini sağlayacak bütüncül bir yaşam alanından ve bunu destekleyecek fiziksel mekanlardan bahsetmemiz gerektiğini” ön plana çıkarıyor. Yenilikçi eğitim modellerinde mekan bağlamında artık çocuk merkezli tasarımlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla PAB Mimarlık’ın bu noktada altını çizdiği konu, salgın öncesinde de olduğu gibi, çocuğa alan açan ve birey olarak katılımını sağlayan esnek sınıf mekanlarının önemi. Ekip şimdi, “sosyal mesafe koşullarına uygun olacak şekilde hareketli mobilyaların, hareketli duvarların, açık alana çıkış kolaylığının olduğu düzenlemelerin, alternatif açık alan düzenlemelerinin ve kolay şekillenebilen alanların” önemini vurguluyor. Mobilya ve kaplama yüzeylerinin kolay temizlenebilmesi, kir ve bakteri tutmayacak malzemelerin seçimi de elbette önemli.

Özel Sezin Okulu için gerçekleştirdikleri Açık Çatı ile projesi ile dikkat çeken,  ardından, ilkokul ve anaokul yenilemelerini yapan, ve bu yıl da, ortaokul, yemekhane ve öğrenci merkezi projelerini de tamamlayan ATÖLYE bu projelerin yapımında açık alanları önceliklendiriyor. Okul projesinde, “öğrencinin bağımsız birey olarak görülmesine alan açan, keşfetmeye teşvik edici olmasına, öğrenme ortamının çok merkezli bir deneyim alanına dönüşmesine ve okuldaki hiyerarşik ilişki kurma biçimlerini olumlayan öğeleri kaldırmaya” dikkat eden ATÖLYE ekibi için salgın döneminde, özellikle hibrit öğrenim yöntemine geçişte önemli konulardan biri, “sınıf kapasitelerinin hızlıca değiştirilebilmesi ve sınıfın yeniden kurgulanabilir olması”. ATÖLYE ekibinden sorularımızı yanıtlayan, Mimari Tasarım ve Mekan Stratejisi Ekip Yöneticisi Nesile Yalçın'a göre, “belirli dönemlerde kullanılmak üzere açık alanların derslik ve buluşma alanları olarak işleyebilmesi ve mobil derslikler tasarlanması eğitim yapılarını gelecek senaryoları karşısında daha kuvvetli bir noktaya taşıyacaktır.” Öğrencinin bilginin nereden / kimden öğrendiğinden ziyade, nasıl edindiği ve hafızaya nasıl yerleştiğinin önem kazandığını belirten Yalçın, bu noktada, okul tasarımında öğrencilerin merak güdüsünün mekan ve formatif prensiplerden bağımsız olarak pekişmesine imkan vermenin öneminin altını çiziyor. “Ev-okul arasındaki keskin ayrımın yumuşaması, öğrencinin bilgiyi edindiği mekanların dokularla ve formlarla birbirine yaklaşması sadece salgın dönemi için değil sonrasında da okulun değer kazanarak varlığını sürdürmesi için oldukça önemli.” diyen Yalçın'a göre, “sadece salgın dönemine özel olmadan, okul tasarımında dışa dönük ve içe dönük öğrencilerin birbirlerinin öğrenme yolculuğunu nasıl etkilediğini özenle incelenmeli.”

#okul #okul tasarımı #öğretim mekanı #Covid-19 #yeni normal #Boğaçhan Dündaralp #Sezin Okulları #ilkokul #anaokulu #ortaokul


Sayfanın Başına Dön