YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER
YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER

YEŞİLLİKLER, MÜCADELELER, İHTİMALLER

TASARIM   9.08.2021

1-27 Haziran 2021 arasında Rezonanslar ana başlığıyla gerçekleştirilen 3. Londra Tasarım Bienali, "Daha iyi bir dünya tasarlayabilir miyiz?" sorusunun peşinden gitti. Nitekim her geçen gün umutlanmak için daha az sebep sunan bir dünyayla karşı karşıyayken Londra Tasarım Bienali, tasarım aracılığıyla olasılık ve umut dolu bir geleceğin manifestosunu sunuyordu.

Bienalin gerçekleştirildiği Somerset House’a girer girmez ziyaretçileri dört yüzden fazla ağacın bulunduğu bir orman karşılıyordu. Forest for Change [Değişim Ormanı] adı verilen bu orman, bienalin sanatsal direktörü Es Devlin’e göre Somerset House’un Aydınlanmacı tasarımcıları tarafından konulan kuralları tersyüz ediyor, insanın doğa üzerindeki tahakkümüne dayalı yaklaşımı değiştirmenin yollarına işaret ediyordu. Nitekim 1770’lerin sonlarında Somerset House’u tasarlayan Sir William Chambers, odağın neoklasik hatlardan başka yere kaymasını istemediği için mekânın avlusuna hiçbir bitki örtüsü eklenmeyeceği taahhüdünü sözleşmesine ekletmişti.

Ağaçları geçtikten sonra, yine mekânın avlusuna yerleştirilmiş dairesel bir platformun etrafında UNDP’nin 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı temsil eden birer sütun yer alıyor, platformun ortasına iletilen sesler aracılığıyla bu amaçlarla ilgili umutlar paylaşılıyordu. Devlin ve ekibinin eklediği 18. sütun aracılığıyla ziyaretçiler, kendi düşüncelerini, geleceğe dair hayallerini kaydedebiliyor, bunu ormanla paylaşabiliyordu.

Somerset House’un içine giren ziyaretçileri, Alman tasarımcılar Peter Eckart ve Kai Linke’nin imzasını taşıyan Spoon Archaeology [Kaşığın Arkeolojisi] karşılıyordu. Farklı renkte plastik kaşıkları bir araya getiren bu enstalasyon, tek kullanımlık plastikler ortadan tamamen kalktığında bu ürünlerin birer antikaya dönüşeceğini hatırlatarak bizi günümüzün kullan-at kültürüne yakından bakmaya teşvik ediyordu.

Gezegenin sınırlı kaynaklara atıf yapan iki proje, müzik aracılığıyla Güney ve Orta Amerika’nın tarihine dair önemli tespitlerde bulunuyordu. Tectonic Resonances [Tektonik Rezonanslar] adını taşıyan Şili Pavyonu, And Dağları’ndan gelen bir dizi taşın sesine odaklanıyor, ziyaretçilere taşları birer müzik enstrümanı gibi çalma imkânı sunuyordu. Sesler ve ritimler aracılığıyla Küresel Güney’deki istihraç faaliyetlerinin bize neleri kaybettirdiğini vurgulayan tasarımcılar, böylelikle sömürgesizleştirme söylemine katkıda bulunmayı hedefliyordu. Sanatçı María Adela Díaz ve müzisyen Joaquin Orellana’nın işbirliğinden doğan Nostalgia [Nostalji] adlı Guatemala Pavyonu’nda da ziyaretçiler tarafından aktive edilen yağmur çubuklarının çıkardığı sesler Orellana’nın bestelediği parçayla birleşiyor, ortaya bir doğal kaynak olarak suyun kaybını hatırlatan çokdisiplinli bir proje çıkıyordu.

Bienalde dikkat çekici bir diğer enstalasyon ise Empathy Echo Chamber [Empati Yankı Odası] adlı Finlandiya Pavyonu’ydu. Projenin adından da anlaşılabileceği gibi internet çağında kutuplaşmayı ve soyutlanmayı ifade eden "yankı odası" kavramını alıp empatiyle dolu bir alana dönüştüren tasarımcılar, hem şişebilir hem de yansıtıcı bir malzeme kullanarak bu kavramsal çerçevenin ardını biçimsel olarak da dolduruyordu. Kendi fikirlerimizi bizim için doğrulayan yankı odalarının aksine Empathy Echo Chamber, ziyaretçileri empati aracılığıyla deneyim ve bakış açılarını birbirleriyle paylaşmaya, başkalarından öğrenmeye davet ediyordu.

Özetle 3. Londra Tasarım Bienali’nin merkezinde umut, sürdürülebilirlik ve çeşitlilik vardı. Yola "Tasarladığımız ve ürettiğimiz her şeyin bir rezonansı var," şiarıyla çıkan Devlin’in davet ettiği otuzu aşkın ülkeden gelen tasarımcının "Daha iyi bir dünya tasarlayabilir miyiz?" sorusunu teoride olumlu yanıtladığı aşikârdı. Bu çıkışın pratikte nasıl bir rezonansı olacağını ise yalnızca zamanla gözlemleyebilecektik.

Can Koçak

#LondraTasarımBienali #Rezonanslar #SomersetHouse


Sayfanın Başına Dön